28 Temmuz 2016 Perşembe

SURİYE’DE BİR NESİL YOK OLDU!...


SURİYE’DE BİR NESİL YOK OLDU!...

ALİ İHSAN TOSUN


                Esad’ın Suriye’sinde… 21. Yüzyılda… Arap Baharı rüzgarına kapılan bir nesil kayboldu!... Esad’ın inadı, egemen güçlerin oyunu nedeniyle…

                ***
                Bin yıl öncesi… Mevlâna, Fîhi Mâfih adlı eserinde; ‘’ Nebîlerin, velilerin iyi ve kötü bütün yaratıkların durumları derece ve cevherlerine göre şöyledir: mesela kâfirlerin ülkelerinden Müslüman vilayetlerine köleler getirip satarlar. Bunların bazısını beş, bazısını on ve bazısını on beş yaşında getirirler. Küçük bir çocuk iken getirilenler, uzun yıllar Müslümanlar arasında büyütülür, terbiye edilir ve yaşlanırsa, kendi yurtlarının durumunu tamamen unuturlar ve akıllarında oraya ait hiç bir şey kalmaz. Getirildikleri zaman yaşı biraz daha büyük olanlar az bir şey hatırlarlar. Adamakıllı büyükken getirilmişlerse, daha çok şey aklında kalır.’’ demektedir.

                Bu sözden şöyle bir çakarım yapabiliriz: Binlerce, milyonlarca Müslüman Suriyeli çocuk, genç, ihtiyar Türkiye’ye, Lübnan’a sığınmışlardır. Bu ülkeler Müslüman ülkelerdir. Ya Avrupa’ya sığınan milyonlar!...

                ***
                Avrupa’ya sığınan özellikle çocuk yaştakiler kiliselerde barınmaktadır. Burada Hıristiyan eğitiminin yanında çarpık ilişkilere zorlanmaktadır. Ahlâksız, uyuşturucuya bağımlı, kişiliksiz nesiller yetişmektedir. Düşünemeyen, düşündüğünü uygulayamayan, çalışmayan, Hıristiyan sempatizanı, İslam düşmanı bir nesil!...

                ***
                Çocuk yaştakiler ne yazık ki Mevlana’nın da belirttiği gibi küçük bir çocuk iken Avrupa’ya göç edenler, uzun yıllar Hıristiyanlar arasında büyütülecek, terbiye edilecek ve yaşlanırsa, kendi yurtlarının durumunu tamamen unutacaklar ve akıllarında oraya ait hiç bir şey kalmayacak... Dinlerinin vecibelerini, kültürlerini unutacaklar. Hıristiyan gibi yaşayacaklar, Allah korusun.

Belki de sorumsuz, bilinçsiz, umarsız, kozmopolit bir hayat yaşayacaklar. Uyuşturucuya bağımlı, ahlaksız, yozlaşmış, toplumun başına bela, yüz karası gençler olarak yaşayacaklar. Ne acı bir tablo!...
                Getirildikleri zaman yaşı biraz daha büyük olanlar az bir şey hatırlayacaklar. Batının nefse uygun yaşantıları belki de hoşlarına gidecek. Onlar da kendi yurtlarının durumunu tamamen değilse bile unutacaklar ve akıllarında oraya ait çok az şey kalacak... Dinlerinin vecibelerini, kültürlerini unutacaklar. Hıristiyan gibi yaşayacaklar!...

Adamakıllı büyükken göç etmişlerse, daha çok şey aklında kalır ama onların da yaşı ilerlemiştir. Bir varlık gösteremezler bile!...

***
Birçok Müslüman ülkeye bunu yapmadılar mı? Birçok Müslüman Ülkeyi bu hale düşürmediler mi? Afganistan, Arakan, Myanmar, Ache, Mali, Nijerya gibi…

Zihin kontrolünün bir başka şekli de bu değil mi?...

***
                Dünyayı yöneten küresel güçler hemen her ülkede ‘Zihin Kontrolü’ yoluyla ‘Küreselleşme’ -tabiî kendilerinin yöneteceği bir dünya – uğruna:’’ siz düşünmeyin, sizin yerinize biz düşünürüz; siz üretmeyin, sizin yerinize biz üretiriz; siz sadece tüketin. Sizin yeraltı ve yerüstü zenginlik kaynaklarınızı da sizin yerinize biz işletiriz.’’ demiyorlar mı?

                Bugün Ortadoğu’da, Arap ülkelerinde dünyanın en önemli stratejik kaynağı petrolü küresel güçler işletmiyor mu? Ortadoğu’da kan gölüne dönen Müslüman katliamını nedeni bu değil mi? Hem Müslüman nesli yok etmek, hem zenginlik kaynaklarını kullanmak değil mi? Neticede de Nil’den Fırat’a kadar ‘Vâdedilmiş topraklarda Büyük İsrail’i kurmak, değil mi?

                ***       
Avrupa’ya sığınan, sığınmak için yolda yok olan, bir nesil ne yazık ki kimi ölerek, kimi kişiliksizleştirilerek yok oldu, yok olmaya da devam ediyor!... 

19 Temmuz 2016 Salı

DARBE Mİ AKIL, TUTULMASI MI?


DARBE Mİ AKIL, TUTULMASI MI?

ALİ İHSAN TOSUN


 

Orduda, emniyette, milli eğitimde, maliyede!... Hemen her kurumda Fethullahçı yapının olduğunu biliyoruz. Ama hiç kimse böyle bir 'kalkışmaya' cesaret edebileceklerini tahmin bile edemiyordu. Bu ya bir 'cahil cesareti' ya da bir 'akil tutulması' olabilirdi. Öyle de oldu: Akil tutulması!... Çünkü!...

***

Uzun sure önce!... Arkadaş, eş, dost sohbetlerinde!... İlginç bir çıkarımda bulunmuştum!... 'Türkiye’nin başındaki en büyük tehlike Fethullahçı yapılanmadır, demiştim!... Çünkü!..

***

Yine uzun bir süre önce!...  Bir kız çocuğunun ‘Ablalar’dan alıp okuduğu bir roman!...  İlgimi çekti, ben de okudum, an itibariyle adını ve yazarını unuttuğum bir roman.

Romanda güzel bir ‘algı yöntemi’ kullanılmış, küçücük beyinleri etkileyen. Hem de hadisi kendi çıkarlarına göre çarpıtarak!... Dehşete kapıldım, nasıl olur diye? Din adına yola çıkmış, dine hizmet ettiğini düşünen bir oluşum. Ama hangi dine? (hâşa) Uğruna birçoğunun, bileziklerini çoluk çocuğunu düşünmeden çıkarıp verdiği bir oluşum!...

Burada o cemaatte yer alan saf, temiz Müslümanları tenzih ederim.

***

Romanda geçen olayları kısaca özetlersek: İstanbul’da Üniversitede okuyan bir genç kız!... Dindar, kültürlü!... Tatilde Anadolu’nun ücra bir köşesinde bir köye gelir. Belki de aynı köyden…

Buradaki köylü kızlar da saf, temiz, dindar kızlar. Ama ne ki, dinimizin kurallarını çok iyi bilmiyorlar. Bu konuda yetersizler!...

  Üniversiteli kültürlü kız, köylü kızları dini konuda eğitir!... Acaba nasıl? Köylü kızlardan ise oya, nakış gibi işleme öğrenir. Yani bir nevi güzel bir alış veriş!... Bir şeyler öğretirken bir şeyler öğreniyor. Belli ki hiç ihtiyacı olmadığı halde sırf iyi bir iletişim kurmak için!...

Olay malum yıllarda geçer. ‘İrtica’ bahanesiyle karakola şikâyet edilir. Jandarma arabasına bindirilirler.

Köylü kızlar ve üniversiteli kız Jandarma arabasıyla karakola götürülürken tesadüf bu ya bir çeşmenin başında su içmek için dururlar. Jandarmalar iner. Üniversiteli kız bir hadisten bahseder: ‘’Yöneticileriniz zalim ise % 40’a ulaştığınızda isyan edebilirsiniz’, diye.

Sonra; ‘’4 kişi biz varız. Şu asker de dindar birine benziyor. Onu da elde ettik mi % 40’a ulaşırız. Öyleyse fırsatını bulunca isyan edelim.’’

ALGI OLUŞTURMA MI, ZİHİN KONTROLÜ MÜ?

Peygamber efendimizin (SAV) zalim yöneticilerin değiştirilmesiyle ilgili birçok hadisi vardır, ama neden % 40 oranı verilmektedir? Böyle bir hadise hiçbir yerde rastlamadım. Bu, genç beyinlere verilen bir şifre mi? Algı oluşturma mı? Zihin kontrolü mü?

***

Birçok saf, temiz, dindar Müslümanların verdikleri paralarla ‘eğitim’ adı altında birçok okullar açtılar, yurt içinde ve dışında. Bu okullarda binlerce öğrenci yetiştirdiler, eğittiler, okuttular. Bunları devletin kurumlarına yerleştirdiler;  kimi hak ederek, kimi YGS, LYS ve KPSS sınavlarında yolsuzluk yapılarak.

***

Hiçbir zaman % 40’a ulaşamayacaklarını anladıklarında devletin kurumlarına sızarak ‘darbe’ yapıp yönetime ‘el koymayı’ düşündüler, hem de bir Cuma günü !.. Tesadüf mü? Kimin için? Arkasında kimler var? Kime, neye ‘hizmet’?

 ***

Hangi dinde vardır, birinin hakkını bir başkasına peşkeş çekmek? Birisi hak ettiği halde ömür boyu yoksulluk çekecek, intihara bile kalkışacak hak ettiği yere gelemediği için; onun yerine giren ise ömür boyu rahat edecek haksız yere!...   Bu ‘kul hakkı’ değil mi?

***

Artık millet uyandı. ‘Takke düştü, kel göründü’.  Bu millet ‘birlik beraberliğimizi bozanları’ çok iyi biliyor. Kimin, neye hizmet ettiğini çok iyi biliyor.