9 Mayıs 2016 Pazartesi

DİLİNİ KAYBEDEN MİLLETLER…


ALİ İHSAN TOSUN
Dilini kaybeden milletler kültürünü kaybeder,  kültürünü kaybeden milletler ise hangi dili konuşuyorsa o millet haline dönüşür!...
***
DİL
Dil kültürün taşıyıcısıdır. Dil, kültürün en önemli unsurudur.
Milletler tarih yüzüne çıktığı andan itibaren kendilerine has iletişim araçları geliştirmişlerdir. Bunu da en işlevseli konuşma ve yazma ile ortaya çıkan dildir.
Her millet, kültürüne göre dilini oluşturur. Her dilin, kendi kültürüne göre bir mantığı vardır. İnsan hangi dili konuşursa o kültürü benimsemiştir. Bu yüzden;  dilini kaybeden milletler, hangi dili konuşuyorsa o millet haline dönüşür.
Tarihte bunun birçok örneğini görmek mümkündür: Mısır’daki Kıpti’ler Müslüman olduktan sonra Kıpti dilini unutarak Arapça konuşmaya başlamışlardır.  Arapça konuştukları için Arap kültürünü benimsemişlerdir. Şimdi Mısır’daki Kıptilere kimse Kıpti dememekte Arap demektedirler.
Irak’taki Keldâniler de aynı şekilde
Avarlar Hazar Denizi’nin kuzeyinden, Karadeniz’in kuzeyinden Avrupa’ya yerleşerek Bulgarlarla kaynaşmışlar, Bulgarca konuşmaya başlamışlar, Bulgarlaşmışlardır.
Atilla’nın Batı Hun İmparatorluğu da Macarlaşmıştır, hep aynı gerekçeyle.   

KÜLTÜR
Kültürün yüzlerce tanımı vardır. Hepsi de kültürün bir yönünü ele alır.
Kültür; bir milleti başka milletlerden ayıran, maddî ve manevî değerler bütünüdür.
Bir milletin tarih boyu kendi zevk ve anlayışlarına göre oluşturdukları maddi ve manevi değerleri vardı: Edebiyat, mimari, heykel, resim, müzik, inanç, örf, âdet, gelenek, görenek gibi!...
Bunu basit bir örnekle açıklayalım. Almanya’da çalışan birisi ‘’Bizim fabrikada bir Hans var idi.’’ dese, gerisini anlatmadan kafamızda bir Alman imajı belirir. Sarı saçlı, top sakallı; kendine has giyimi, konuşması olan; belli inancı bulunan, belli şeylerden zevk alan bir Alman!... İşte bu onun kültürünü oluşturur. Çünkü ‘başka milletler den ayıran özellikleridir.’
SANAT
Bir milletin kendi inanç ve zevkine göre oluşturduğu, insanda estetik zevk uyandıran, insana hoş gelen bir başka ayırıcı özelliktir, sanat. Kültürün en önemli unsurudur. Çünkü sadece bir millete aittir.
Edebi eserler, mimari, heykel, resim, müzik bir milletin en önemli sanat eserleridir. Her biri, bir milletin kültürünü oluşturan en önemli maddi varlıklarıdır.
TARİH
Milletlerin geçmişinde yaşadıklarını, meydana getirdikleri kültürünü uyarlılığını tarihten öğreniriz.
  Tarih yazılı bir vesikadır. Milletler geçmişte yaşadıklarından ders çıkarır. Geçmişte yaptığı iyi şeylerden ‘yapmak’, yanlışlardan ise ‘yapmamak’ şeklinde ders alır.
Bir söz vardır: ‘’Tarihini bilmeyen milletlerin coğrafyasını başka milletler çizer.’’ diye. Dünya haritasına baktığımızda, bu sözün ne kadar doğru olduğunu görürüz. Asya, Afrika ve Amerika kıtalarındaki ülkelere baktığımızda sanki bir mühendisin masa başında çizdiği projeye ne kadar benzemektedir?  Gerçekte de öyle olmuştur. Egemen güçler ülkelerin sınırlarını kendi çıkarları doğrultusunda çizmişlerdir, başta İngilizler.
Türkiye ile Suriye ve Irak sınırı, sarp dağların tepesinden çizilmiştir, Lozan’da!... Şimdi terörle mücadelede zorlanıyoruz. Çünkü böyle sarp kayalıklardan oluşan sınırı korumak güçtür.
SONUÇ OLARAK
Dilimizi koruyacağız, başka milletlere dönüşmemek için.
Kültürümüze sahip çıkacağız. Başka milletlerin kültürüne özenmeyeceğiz.
Tarihimizi iyi bileceğiz ki ondan ders alabilelim, coğrafyamızı başka milletlerin çizmemesi için!…
Kendimize özgü sanatımızı seveceğiz, geliştireceğiz!...
Unutmayın ki; ‘’savaşta şehit olmak kadar, barışta da bu ülke için çalışmak aynı kutsallıktadır.’’ Çünkü güçlü olan bir ülkeye kimse savaş açma cesaretini gösteremez.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder