Peygamber Efendimiz (SAV), 20
Nisan 571 tarihinde(Rebiül Evvel 12) Pazartesi günü tân yeri ağarırken Mekke’de
‘’âlemlere rahmet’’ olarak
gönderilmiştir. (Ey
Muhammed!) biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.’’ (Enbiya
107)
O'nun
doğduğu sabah, âlem başka bir âlem oldu, cihan nurla doldu. O'nun teşrifleri
sıradan bir olay değildi. Yeni bir dinin, kıyamete
kadar sürecek son dinin müjdecisiydi.
Peygamber Efendimiz (SAV)
doğduğunda birçok olağanüstü olaylar meydana geldi.
KUR’ÂN-I KERÎM’E GÖRE
PEYGAMBERİMİZ
Peygamberler, bizler gibi bir beşer (insan) olarak yaratılmışlardır. Onlar
da doğar, büyür, yer, içer ve vadesi yettiğinde ölürler. Peygamberlerin biz
insanlardan farkı, seçilmiş olmalarıdır. Onlar; hiçbir insana verilmemiş olan
Allah’ü Teâla ile melekleri vasıtasıyla doğrudan iletişime girmeleridir.
Allah’tan aldığı emirleri insanlara iletmeleridir. Bu yüzden kul ile Allah
arasında iletişimi sağlayan yegâne varlıklardır. De ki: "Ben de
sizin gibi ancak bir beşerim. Ne var ki, bana ilâhınızın ancak bir ilâh olduğu
vahyolunuyor. Onun için her kim Rabbine kavuşmayı arzu ederse iyi amel işlesin
ve Rabbine yaptığı ibadete hiç kimseyi ortak etmesin."
(Kefh 110)
Güzel
ahlâk üzerine gönderilmiştir. Çünkü
O, örnek bir kişidir. Kıyamete kadar sürecek son dinin peygamberidir. Öyleyse
bu dinin kıyamete kadar bozulmaması gerekir. ‘’Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin.’’ (Kalem 4)
’’ Şanım hakkı için
muhakkak ki size Resullulah'ta pek güzel bir örnek vardır. Allah'a ve son güne
ümit besler olup da Allah'ı çok zikreden kimseler için.’’
(Ahzab 21)
Kur’an bu dinin bir anayasa kitabıdır. Bütün konuların Kur’an’da yer
alması mümkün değildir. Onları açıklaması, uygulaması peygamberlere
verilirmiştir. Peygamberimiz (SAV) Kur’an’ı en iyi açıklayan, yorumlayan ve uygulayandır.
Örneğin; ‘’ Hem
namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, rükû edenlerle birlikte siz de rükû
edin.’’ (Bakara 43) ayetindeki ‘namazı nasıl dosdoğru kılacağımızı, zekâtı
kimlerin ne miktarda vereceğini, nasıl rükû edeceğimizi bize bildiren
Peygamberimiz (SAV)’dir.
’’Biz o peygamberleri mucizelerle
ve kitaplarla gönderdik. Ey Peygamberim! Sana da Kur'ân'ı indirdik ki,
insanlara vahyedileni açıklayasın. Belki onlar da düşünürler.’’
(Nahl 44)
Haram ve helalı
İlahî vahiyle bilme, bildirme özelliği vardır. Çünkü Peygamberimiz
(SAV) Allah’tan aldığı Kutsî hadislerle hüküm vermektedir. Allah O’na o yetkiyi
vermiştir. Yanlış hüküm verse hemen uyarılmaktadır. ’’Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygambere de itaat edin ve
sizden olan emir sahibine de itaat edin. Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa
düşerseniz; Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve
Resulüne arz edin. Bu, daha iyidir ve sonuç bakımından da daha güzeldir.’’ (Nisa
59)
Peygamberimiz (SAV) mü’minlere kendi nefislerinden
daha yakındır. Sıkıntıya düşmelerini istemez. Mü’minlere şefkatli ve
merhametlidir. ’’Ant olsun size
içinizden öyle bir peygamber geldi ki, gayet izzetli ve şereflidir. Sıkıntıya
düşmeniz ona çok ağır gelir üstünüze titrer, müminlere gayet merhametli ve
şefkatlidir.’’ (Tevbe 128)
Gaybı bilmediği, gaybdan vahiyle haberdar edildiği şu ayetle
belirtilmiştir: ‘’İşte bunlar gayb haberlerindendir.
Bunları sana vahiyle bildiriyoruz. Bundan önce bunları ne sen bilirdin, ne de
kavmin. O halde sabret, akıbet muhakkak muttakilerindir.’’
(Hûd 49
O’nun en büyük mucizesi Kur’an-ı Kerîm’dir. ’’Ey Muhammed! De ki: "Yemin olsun,
eğer insanlar ve cinler bu Kur'ân'ın benzerini getirmek üzere toplansalar ve
birbirlerine yardımcı olsalar bile, yine onun bir benzerini meydana
getiremeyeceklerdir." (İsra 88)
’’Yoksa "onu kendi uydurdu" mu diyorlar? O
halde sen de onlara de ki: "Haydi siz de onun gibi uydurulmuş on sûre
getirin. Allah’tan başka çağırabileceğiniz kim varsa onları da yardıma çağırın.
Eğer doğru söylüyorsanız" (bunu yaparsınız). (Hûd 13)
"Onu
o (peygamber) uydurdu" mu diyorlar? De ki; "Haydi siz de onun gibi
bir sûre getirin ve Allah'tan başka, çağırabileceğiniz kim varsa onu da yardıma
çağırın. Eğer sözünüzde sadık iseniz (bunu yapın). (Yunus 38)
Peygamberimiz (SAV) da kendi dilinden; ’’Peygamberlerden hiçbir peygamber yoktur ki
ona mucizelerden (kendi zamanlarındaki) insanların inandıkları kadar verilmiş
olmasın. Mucize olarak bana verilen ise, ancak Allah’ın bana vahyettiği
(Kur’an-ı Kerîm’dir. Bundan dolayı kıyamet gününde ben peygamberlerin en tâbii
bulunanı olacağımı ümit ederim.’’ (Buhari, Fedâilü’l Kur’an 1; Müslim, İmân
239
Peygamberimiz
(SAV) Allah’ın izniyle bütün mü’minlere kıyamet günü şefaatçi olur inşallah.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder